Gezi Parkı Çocuklarının direniş ve protesto gösterilerinde iki hafta geride kaldı
Öncelikle kendimizden başlayalım ,
-
Özellikle Gezi Parkı içindeki Taksim Dayanışma
adı altında organize edilen düzen , yaşam biçimi , paylaşım , direniş ,
alçakgönüllük , anlayış , saygı , barış ile donatılmış hava ve tarz bizi kendine hayran bırakıyor . Bu samimi direniş
sebebi ile son 15 günün 12 sinde
en azından Taksim’de olup bu
direnişe destek verdik , veremediğimiz akşamlar kendimizi evimizde
rahatsız hisseder bulduk . Bu garip
duygu zaten herşeyi anlatmaya yetiyor .
Tıpkı iki Edirneli öğrencinin “ TV’de
izliyorduk , dayanamayacağımızı anladık , otostop yaparak geldik “
dedikleri şey gibi . Kısacası bu pek
tarif edilemez olup yaşanası ,
hissedilesi bir şey !
Bunun dışında direnişin 15. gün sonuna bakacak olursak bazı
ilginç durumlar var gibi görünüyor
-
Polis, aşırı
şiddet uygulayıp tüm ülkeyi ve ülkedeki muhalif düşünceyi sokaklara dökmeyi
başardığı (!) ve ülkenin tarihine çoktan
geçmiş olan direnişin miladı olacak 31 Mayıs gecesinin ertesi günü öğe saatlerinde alanı komple boşaltıp 11
Haziran Salı sabahki herkese göre
tezgahlanmış bir mizansenin sonucunda alana tekrar girip şiddetle ve gazla
müdahale edene kadar, Taksim Meydanı 10
gün boyunca belki tarihinin hem en kalabalık, hem de en özgür ve de en vukuatsız
süresini geçirdi . İstanbul’un bu eylemi
destekleyen halkının neredeyse tamamı belkide bu sürede Taksim’i ziyaret etti
. Birçok sivil toplum kuruluşu ,örgüt ya
da parti alana çıktı , sloganını ve
isteklerini haykırdı . Açıkçası 1
Mayısta alacaklı olanların bir nevi
tatmini sağlanmışta oldu . Bu renkli olay , garip bir biçimde bu salı sabahı çok
sert biçimde sonlandırıldı . Tüm gün bence oyun olan kovalamaca , 19:00 dan
sonra kalabalıklaşan halk kitlelerinin Taksim’e akın etmesi , havanın kararması ile tüm gece boyunca hem
İstiklal Caddesi , hem meydan , hemde Gezi Parkına ciddi bir polis saldırısı
yaşandı . Herkes polisin parkı
dağıtacağını alanı boşlatacağını ve orantısız şiddetinin geri geldiğini düşündü
. Nihayetinde Park’ın boşlatılması dışında hepsi doğruydu . Ancak bu şiddet , yine yerel medya da üstü örtülü
geçiştirilerken , özellikle dünya medyasında çok ciddi şekilde ve manşetlerde yer aldı
! Her yerde meydandaki gaz bulutları ve
polisle götericilerin mücadele fotoğrafları vardı ! Bu tavrı sergileyen yöneticilerin tüm bu
durumu görmemiş olması düşünülmezdi . Hele birde birgün sonra Gezi Parkı
temsilcileri diye sonradan tamamen
hükümetin tıpkı akil adam kadrosu gibi belirlediği bir heyeti ile
görüşmesi arifesindeki bu tavrı anlaşılamaz bir durumdu . Başbakan’ın
süreci hiçkimseyi dinlemeden kendince
yönettiği çok açıktı , danışman ya da yakın çevresinin herhangi bir farklı bakış açısına sahip
olmadığı da kanıtlanmış oldu .
-
Sonra 12 Haziran Çarşamba günü geldi . Bu günü
yorumlaka ve algılamakta açıkçası zorlandım . Halen de öyle düşünüyorum . Gün
bitmek üzeriyken hem valinin hem başbakanın
Gezi Parkı direnişçilerine süre vermesi , alanın polis ile yığılı olması , çok
sert ve nihayi müdahalenin yapılacağı izlenimini veriyordu . Bizde bu sebeple
Taksim’de ki buluşmaya gittik . Oysa bambaşka bir şey vardı . Park her zamanki
teyakkuz hali , sakinliği ,temkinli hazırlıkları ve dikkati ile olacaklara hazırdı . Ama dışarıda diğer
günlerin aksine halk kitlelerinin sayısal desteğinin azaldığını gözlemledim . Aynı gün sosyal medyadan bu
akşama dair hiçbir aktivite çağrısının yapılmaması da ilginçti . Sonuçta
korkutucu olarak beklenen gecede polis bir tek gaz atışı bile yapmadan sakince
geçti . Geceye , başbakanın
görüştüğü tamamen yandaş kadro ve iki sözde
sanatçının görüşme sonrası sosyal medayayı patlatacak derecede ilginç açıklamaları damga vurdu .Hasan Kaçan ve Necati Şaşmaz isimli şahısların konuşmaları gergin gece
de bir anda esprilerin havada uçuşmasını sağladı , eylemciler morallendi bile diyebiliriz . Ha birde “ park referandumu”
düşüncesi hükümetçe tartışmaya açıldı .
Hakkında mahkemenin yütürmeyi duruduma kararı olan park için hukukçular “
referandum “ ifadesinin teknik olarak mümkün olmadığını açıkladılar . Tüm bunların sonucunda şu anki noktaya
gelindi . Günlerden Perşembe , olayların
üzerinden tam iki hafta geçti . Gelinen nokta nasıl yorumlanmalı ....
Şu an itibarı ile yorumlarım ve
çözmekte zorlanığım bazı şüphelerim;
-
Park direnişi
ve GEZİ PARKI ÇOCUKLARI bana göre toplumda, iktidar partisinin kayıtsız şartsız taraftar
biçimli destekçileri dışında ciddi bir saygı ve sempati uyandırdı . Özellikle bugüne
kadar iktidarın ve özellikle başbakanın hemen hemen hergün bir konuda gündem yaratıp müdahale
ettiği olaylar , konular nedeniyle
birikmiş olan muhalefetin bir anda alanlara, meydanlara, sokaklar
akmasını ve ciddi bir tepkiye dönüşmesini sağladı . Başbakan’ın da itiraf
ettiği gibi , tepkiyi beklediklerini ama bu boyutu kestiremedikleri önemli bir gerçekti .
-
Yerel medya ilk günlerdeki tamamen görmez duymaz
tavrını , bu defa haber veren yorumlar
yapan ama bunları , iktidarın sanki resmi yayın organıymışçasına yapmaya
başladı . Bu ilk tepkilerden sonra haklarında varılan yargının tuzu biberi oldu
. Bu saatten sonra protestoculara ve direnişçilere kendilerine inandırmaları çok
zor. Gelecek günler onları şiddetli bir
protesto bekliyor diye düşünüyorum . Bugüne
dek uyuttukları kitle uyandı . Takkeleri düştü ve kel göründü ( Tıpkı örnek
patronları Şahenk’in keli gibi )
-
Vali olağan üstü bir biçimde tüm halkı kandırdı
. Yaptığı şirin (!) içerikli açıklamaların ardında dev bir şiddet gösterisi ve hatta kimilerince oyunu tertipledi diyebiliriz !
Tüm inandırıcılığını bana göre tüm kitleler nezninde yitirdi . Normalde istifa etmesi şahsen kendisi için
yapacağı en iyi şey olurdu ama bu ülkede böyle bir kültürün izleri dahi bulunmadığı
için herkes koltuğunda yumurtaları soğutmamaya devam ediyor .
-
Başbakan tüm olaylar boyunca gösterici ve
protestocuların odağında şahsı ve adıyla yer alıyor . Bu durum sanırım
kendisininde itiraf ettiği gibi değişmeyecek kişiliğince birtürlü
kabullenilmiyor ve sindirilmiyor . Ayrıca
kendisini takip eden kitleye karşıda bu imajını zedelememek ve geri adım
attı algısı yaratmamak için bence gereksiz bir kompleksle sert ve uzlaşmaz tavrını sürdürmeye devam
ediyor ( Kendisine kayıtsız şartsız destek veren kitlesinin bu tavrından
hoşlandığını çok iyi bildiğine eminim ) . Ancak bu tavrın 15 gün boyunca ülkeye derin
izler bıraktığı çok açık . O izlerin pozitife
ve negatif yönlerini zamanla hep beraber göreceğiz . Bunda başbakanın tarihsel
sorumluluğu en önde gelen gerçeklerden biri olacak hiç kuşkusuz . Özellikle
sert, antidemokratik, olayları olduğunun dışında ifade eden , çarpıtan ve uzlaşmaz tutumu !
-
Son gün itibarı ile iki gün önceki polis
saldırısı ve şiddetinden eser yok , bir anda ne oldu da müdahale oldu , ne oldu
da müdahale edilmiyor ! Ben başbakanın
tabiri ile “ faiz lobisi “ diye hedef şaşırttığı bir başka lobinin bu süreci
hem istemiyorum deyip hem de yaşatarak ve sürdürerek bu olaydan acaba bir
nemalanma , rant elde etme durumu olup olmadığında şüpheleniyorum . Sonuçta borsa düşerken birileri de bu düşen
kağıtları alıyor. Bir yandan TPAO ‘nun petrol arama hakkı kanunla değiştirildi
. Milletvekilleri kıyak emekliliği çıktı , içki satış yasakları onaylandı .
Bunlar sadece bu süreçte buzdağının
görünen yerleri . Kısacası bu durumdan
umarım direnişçiler zararlı çıkmaz .
Başbakan ve şürekasının söylemleri sürekli saldırı ve karalama üzerinden
ilerlediği için varsa böyle bir tuzak bunu kesinlikle deşifre etmek lazım .
Sanırım Redhack’e iş düşecek ( :-) ).
-
Niye Gezi’ye sürekli sataşılırken girilmiyor diye de düşünmeden edemiyorum , niye ? Direniş dünyadan izleniyor , uluslararası
kanallar canlı takipte , uluslararası rahatsızlık ve tepki var ! Tamam hepsi
doğru da 10 gün öncede vardı , iki gün öncede vardı . Kimsenin gözünün
yaşına bakılmadı , sıkıldı da sıkıldı gaz ! Anamız ağladı ! Ki
zaten bir iyiniyet olsa ufakta
olsa pozitif bir mesaj verilirdi . Çıkan
en pozitif mesaj kabız gibi bir referandum oldu . Oysaki on gün önce resmi platform , Bülent Arınç’a yüzyüze
görüşmede isteklerini iletti . Bu konuda
karşıdan hiçbir olumlu adım atılmadı ve sürekli olay manipüle edildi .
-
Tabi yukarıdaki bazı değerlendirmeler biraz şeytanın
avukatlığı ve gönlüm olayın bu içerikte
olmasını istemiyor . Ben yine de Gezi
Çocuklarının bu inatçı ve son derece başarılı organiazsyonun ve direncinin çok
ciddi ses getirdiğini , iktidarın birkısmı hava gazı ile şişirilmiş balonunun bir anda patladığını . Bu sesten
iktidarın irkildiğini hatta ciddi korktuğunu , ama delikanlılığa(!) da söz söyletmemek için güçlü görünme , etkilenmemiş görünme adına ,
hem gösterilere katılan halkı , hem de Gezi Parkı Çocuklarını sürekli
kışkırtıcı , tahrik edici , hedefler olarak gösterme gayretlerinin bu
düştükleri durumu kotarmaya yönelik olduğunu da düşünüyorum .
-
Yani aslında haraket 15 gün içinde çok acayip
bir sonuç elde etti. Başbakan 20 gün önceye kadar , sanırım kafasında herşeyin planını yapmış
artık ince ayarları tasarlarken ... ( Anayasa, cumhuriyet, eğitim, sosyal yapı –
üç çocuk , kadının erken emekliliği vs- dindarlık , yasaklar , Osmanlıcılığın
yüceltilmesi , Atatürk olgusunun yavaş yavaş silinmesi , Ortadoğuda büyük abi
olma hayalleri ve rüyaları vb.) bir anda
soğuk bir duşla uyandı . Belki bize biber sıkıp
gözlerimizi , ciğerlerimizi yaktılar ama kendileride hiç tasarlayamadıkları bir
buz kabının içinde uyandılar .Artık bundan sonra
Türkiye’de tepkisini
gösterdiğinde , birlik olduğunda , organize olduğunda , saygılı , anlayışlı ,
barışçıl ve tahammülkar olduğunda kitlelerin birçok şey kazanabilecekleri , birçok şeyi en
azından değiştirmeyi deneyebilecekleri duygusu ve gerçeği yerleşti . Bu yüzden
bugün bu ülke de 20 gün öncesine kadar karamsarlık bulutlarının içinde boğulan
insanların beyninde yarınlar çok daha parlak , aydınlık ve güneşli . Bu yüzden bundan sonra , yarınları karartarak
ülkeyi farklı noktalara götürmeye çalışanlar düşünmesi gerekecek sanırım . Biz nerede yanlış yaptık gibi bir öz eleştiri
de yapabileceklerini sanmak iyimserlik , çünkü bu bir vasıftır ve eğer o vasfa sahip olan bir insan ya da
grup olsaydınız zaten ülke bu son 15 günü yaşamaz olurdu .
-
Sonuç olarak
Gezi Parkı Çocukları ve onların yarattığı içinde kimi romantik ögeleri de
barındıran haraket ülkenin insanlarının
zihninde bir devrimi bence gerçekleştirdi . Belki de en önemli kazanım bu .
Tabii ki şu ana kadar bunca acının ki
ölümlerin olduğu yerde acı bile az kalır durumu anlatmaya , mutlaka somut
sonuçlarında alınması lazım . Ama şuna inanıyorum , eğer polis Gezi Parkını
şiddetle ortadan kaldırmayı denerse , bu
ruh hiçbir zaman bitmeyecek ve her defasında geri gelip çok daha etkili olacak !
Tüm Gezi Parkı Çocuklarını
yürekli, dürüst ve gerçekten samimi eylemlerinden dolayı kutluyor ve
selamlıyorum.
Hepimiz Gezi Parkı Çocuklarıyız , hepimiz bu ülkeyi ve bu
ülkenin tüm insanlarını seviyoruz ! Çünkü BİZ HALKIZ !
Bu çocuklar ya da biz tüm direnişçiler aslında birer
Gökkuşağı Savaşçılarıyız belkide ...
“ Dünya birgün yok olmaya yüz tutuğunda , onu kurtarmak için bugüne kadar dünya değiştirmiş tüm savaşçılar
yeniden geri gelecekler ve kurtaracaklardır ve onlara GÖKKUŞAĞI SAVAŞÇILARI
denilecektir”
( Bir Kızılderili sözünden
alıntıdır)
#DirenGeziParkı
#DirenTürkiye
“ Direnince çok
güzel oluyorsun “
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder