Gezi Parkı Direnişi deviniyor
dönüşüyor ...
15 Haziran direniş için kritik
bir gün olarak tarihe geçmiştir. Taksim Dayanışması neredeyse aldığı kararla
sembolik cadır dışında Gezi Parkı eylemini bitirmek üzeriydi ki , Ankarada
miting yapan AKP lideri başbakan son cümlesiyle
“ parkı boşlatın yoksa boşlatılacak” deyip küllenmeye yüz tutmuş polis direnişçi şiddetini alevlendirdi. Cumartesi akşam 20:30 sularında başlayan çok
sert müdahale bir anda tüm ülkede
infiale yol açtı . Ertesi gün AKP’nin
İstanbul’da gövde gösterisine dönüştürmeyi planladığı anlaşılan mitingine gölge düşürmemek adına olsa gerek polis
inanılmaz bir yoğunlukla ve şiddetle bu
defa tüm sokak ve yolları tuturak Gezi Parkına su ve gazla saldırdı .Çok ciddi
derecede orantısız bir güçle çocuk, genç
, yaşlı , yaralı demeden hatta kapalı alanlara da gaz sıkarak, plastik mermi
atarak , tayzikli sulara ne olduğu belli olmayan kimyasal içerikli maddeler katarak
insanlara ciddi zararlar verecek bir saldırı metodu uyguladı . Şiddetli
müdahale Pazar gününe de yansıdı gün boyunca Şişli ve Sıraselviler istikametlerinde
direnişçilere sürekli biber gazı ve tayzikli acılı su tacizinde bulunuldu,
akşam saatlerinde ise AKP mitingi sonunda , yoğun bir saldırı ile 500 e yakın
gösterici göz altına alındı . Miting’den çıkıp belli ki organize edilmiş bir grup insanın
ellerinde soplarla AKP lehine slogan
atarak İstiklal Caddesi sokaklarında direnişçilere saldırma güdüsüyle
yürüdükleri görüldü. Çoktan yok olmuş ana medya ve iktidar partisi nedense bu
tabloyu görmezden geldi . Neyseki direnişçiler bunlara aradıkları o kozu
vermedi . Kısacası 15-16 Haziran direnişin kritik ve öneml
i süreçlerinden biri oldu .
Park boşlatılıp abluka altına
alındı , meydan kimsesiz ve sessiz kalduğı için huzur buldu (!) .20 gün sonra meydanda polis kuvvetleri ve araçları dışınd akimse
olmadığı için ses seda yoktu.
Sanırız ki hakim güçler
baskı ve şiddetle hep arkasında
marjinal güçler , dış mihraklar aransa da – ki birtakım mihraklar böyle
bir gücü görünce tabii ki nemelanmak isteyebilri ama direnişin içini bilen
kişilerin , direniş ruyhunun buna asla müsade etmediğini bilecektir - neredeyse
içgüdüsel doğan ve gelişen bu halk hareketi ve direnişi sonlandırdıklarını zannetmişlerdi
. Mitingi de yapınca derin bir nefes almak üzeriydiler ki , sosyal medya
üzerinden AKP mitinginden alınan enstantaneler olayı yine orantısız zeka
formatında haraketlendirdi . Başından
buyana bu direnişin en büyük gücü ve katalizörü olan , sosyal medya , sosyal
zeka ve işbirliği ve dayanışması bir anda evlerine çekilmek zorunda klamış
sokak direnişçilerinin morallerini tavan yaptırdı . İktidar partisinin ve
yandaşlarının söylem ve tavrı , konunun hangi düzeyde algılandığını ya zeka ya
da çıkarlar doğrultusunda görmezden gelinme gayreti olarak direnişçiler
açısından çok anlaşılır kılıyordu .
Direnşçiler olayları zaman
kaybetmeden analiz etmeye başladırlar . Belki
yoğun eylem sonrası sokaklardan çekilmiş görünüyorlardı , oysa ki
bu direnişin başka bir yöne devinimi , evrimleşmesiydi . Kitle biraraya gelmeye belli alananlarda ( Gezi
Parkı olmasa da ) özelliklede Gezi Parkını temsilen bulundukları parklarda ( Beşiktaş Abbasağa
Parkı , Ankara Kuğulu Park , Kadıköy Göztepe Parkı vb .) toplanıp forumlar oluşturup konuyu hem
tartışmaya hem de eylem planını ortak bir çatıda buluşturup yaşanan sürecin
sonuç alması için girişimlere başlamıştı . Yaşadıklarını unutmak , unutturmak
istemiyorlardı , umutları vardı . Oysaki hakim güç daha sabahında Çarşı
grubunu yasadışı örgüt sıfatı ile
tutuklamaya bile başlamıştı. İntikam
güdüsüyle bir cadı avı başlamış görünümü vardı.
Duran Adam : O nasıl bir duruş ,
nasıl bir güçtür !
Bir adam tek başına yavaşça
meydan yürüdü , AKM’nin tam kaşısına geldi daha ileri gitmesine orada günlerdir
bekleyen polis barikatı izin
vermeyebilirdi , onunda derdi bu değildi zaten , sırtındaki çantasını yavaşça
yere bıraktı , rahat bir duruşla başını AKM’ye doğru kaldırdı ve olağanüstü bir
konsantrasyon ile kıpırdamandan öylece durmaya başladı, bakışları belki AVM’de
asılı bayrakta , belki Atatürk posterindeydi , ama aklı ve tavrı ile insanlara
büyük bir ilham vermek üzeriydi ... Saatler geçiyor adam duruyordu , sorulanlara konuşulanlara
cevap vermiyordu, hatta şüphe uyandırıp , canlı bomba olabilir diye ihbar bile edildi , polis çantasını aradı , ama kitap ve
birkaç özel eşya dışında birşey yoktu . Akşam üstüne doğru sosyal medya “ Duran Adam” ile çalkalanmaya
başlamıştı . “Duran Adam “ tamda devinen evrimleşen direnişin ruhuna uygun bireysel ama sessiz bir eyleme imza atıyordu . Bu orantısız zeka
örneği eylem karşı tarafı çaresiz
yakalamıştı . Gecenin geç saatlerinde
ona katılan başka “ Duran Adamlar” sayının artmasını sağladı , duran adam
önünde durulamaz bir nehir olmuş özgürlük okyanusuna doğru akıyordu . İlerleyen saatlerde sayı çoğalında bir
takımının tutuklanması gerçekleşti . Ama
bu tutuklanmaların yasal olamaycağını herkes biliyordu , sonuçta insanlar sabit
bir şekilde duruyorlardı – hiçbirşey yapmadan öylece duruyorlardı - . Olay bir an da ülke ve dünyada gündeme oturdu . Direnişin yeni geliştirdiği
bu simge haraket ülkede heryere yayıldı . Heryerde yüzlerce binlerce “ Duran
Adam”lar türedi ... Biz de dün akşam Taksim Meydanında yaklaşık bin Duran Adamdık
! Bugün yine meydanlarda sessiz ve pasif ama direnen binlerce Duran Adam olduk
. John Lennon’ın sözlerini aslında bu durumu en
iyi şekilde özetliyordu “Olay şiddet
kullanımına dönüştüğü zaman sistemin oyununa geliyorsunuz demektir. Yerleşik
düzen sizi kavgaya sokmak için kızdırmaya çalışacak, sakalınızı çekecek,
yüzünüze fiske atacaktır. Çünkü, siz bir kere şiddet kullanmaya başvurduktan
sonra sizinle nasıl baş edeceklerini bilirler. Nasıl baş edeceklerini
bilmedikleri tek şey, şiddet dışı eylemler ve mizahtır.”
Evet direniş şimdi ciddi bir
değişim devinim ve evrimleşme sürecine girdi . Bundan sonra artık bu yolda ilerleyecek , kendini derleyecek toparlayacak , ifade edip
, diğer kitlelere de anlatmaya çalışacak , kendisine biber gazı örneğiyle
olduğu gibi tacizde bulunulup şiddet uygulamdıkça , “ Duran Adam “
benzerlerinde olduğu gibi mizahla ve zeka ile donatılmış farklı eylemlerle
kendini sürekli yenileyecek . Bir park platformunda söz alan direnişçinin
dediği gibi “ Bizim daima akışkan
olmamız gerekiyor , stabil olmamamız gerekiyor , stabil olduğumuzda bize karşı
tedbir alabiliyorlar , örneğin Cumartesi ve Pazar aldıkları polisiye tedbir
gibi , ama Duran Adam gibi akışkanlıklar sağladığımız müddetçe çaresis
kalıyorlar ve ne yapacaklarını bilemiyorlar bu yüzden bizim daima bir devinim
ve yenilenme içinde yani akışkanlıkta kalmamız gerekiyor “
Şu bir gerçek ki artık Türkiye bundan
20 gün öncesi gibi olmayacak , bundan
sonra , sokaklarda , parklarda ,
binalarda , doğada herşey daha
farklı algılanacak , değerlendirilecek .
Umarız bu çocukların ortaya çıkardıkları bu sinerji ve enerji dejenere
edilmez , samimiyetine gölge düşürülmez ve
provoke edilmez . O taktirde bu
ülkenin geleceğine önemli katkı sağlayacağı aşikardır . Hakim ve egemen
güçlerin ( Siyasi, idari ,askeri, sermaye vb) bunu kendi çıkarlarını göze
alarak destekleyeceklerini beklemek saflık olacaktır ama bu durumda da direnişin en büyük gücü ve
eylem planı onlara karşı gerçekleştireceği demoktatik eylemler , protestolar ve
boykotlar olacaktır.
Sonuç olarak bundan sonrası süreci iyi anlamak , herkese anlatmak ,
yaşatmak , unutmamak , unutturmamak olacaktır . Bir de süreç içinde direnişin ve direniş mantığının karşıdında
yer almış kurum ve kuruluşlara karşı yapılacak boykotlar ve protestolar önem
kaznacaktır . Orantısız zeka örneği
ilginç protestolarında daha pekçok kez
diğerlerini kilitleyecek kadar çaresiz ve zor durumda bırakacağına da
şüphem yok .
Gezi Parkı Çocuklarının, bu güzel
çocukların bu değerli haraketinin ülkemize ve insanlığa çok şey katmış ve daha
da katacağına olan inancımla .
Selam olsun tüm Gezi Parkı
Çocuklarına yani Çapulculara !
Bu daha başlangıç , güzel ve
güneşli günler görmek ve motorları maviliklere sürmek ...
Özgürce , sevgiyle ve barış içinde kalın !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder