30 Nisan 2013 Salı

Mark ile sohbetler - 1


Giriş : Aylak Adam ve kankası Mark'ın muhabbetin belini kırdıkları durumlar serisi başlamıştır...
 
Sevgili Mark öncelikle senin icadın olan bu feysbukun sorunlarına gerçekten hastayım , hergün soruyorsun , durmadan sıkılmadan souyorsun ya gel o halde dertleşelim ...
 
Ne mi yapıyorum ?   Ulan ne yapayım , mal mal seyrediyorum işte akıp gidenleri , arada da herkes gibi tepkilerimi (!)buraya yazıyom işte . Yazdıkça da " oh" pek bir rahatlıyorum ! Valla helal olsun sana Mark , Sana soyadını kullanmadan Mark diye hitap edeceğim afına sığınarak , ne de olsa milyonlarca samimi arkadaşından biriyim , hatta bir süre sonra belki bir sıfaatta eklerim , sonuçta iyi ki icat ettin şu mereeti , keşfettiğimiz günden beri hepberaber cümbür cemaat müptelasıyız şerefsizim ! Hani kusura bakma biraz samimi olacam , her gün öyle hatır gönül mevzularına girince, insan samimi hissediyor , eh biraz millet olarakta sıcak kanlıyızıdır , bilmem bilir misin ?
 
A ha bak neler olmuş neler , neleri mi mal mal seyrediyorum ? Dur ben sana şöyle bir yarım saat içinde olanları bi sayıvereyim...
 
BİR OLMUŞ - "BİR MAYIS" geldi , geldi de ne oldu ? İşçi ya da emekçi hakkını ne ipleyen ne xxxleyen var ! Taksim köstebek yuvası kapalı bu sene , olsun varsın , Maksim de yıllardır kapalı kimsenin sesi çıkıyor mu ? Açık olan yerlerde olup bitecekleri ön görmek gayet kolay , heryerde biberli ayran içmek için bir savaş yaşanacak , yer bulunursa oralarda da işçi emekçi hakkı ve söylemlerini gölgede bırakacak başka açılımlar tezgah açacak , yeni anadillerin üstünlük kuracağı konuşma ve şarkılarla sözde özgürlüklerin hakim olacağı meydanlarda hopala hoppla halaylar çelkilecek , ara sokaklarda saklambaç ve koşturmaca oynanacak , herkesler pek bir mutlu mesut ve huzurlu ama pekte heyecanlı olacak . Zaten benim için bir mayıs dediğin şey , evdeki koltuğunda oturup televizyonu açıp gerine gerine kahvaltı yaparken , o kanal senin bu kanal benim dolanıp , elimde kumanda zaping yaparak en heyecanlı ve ateşli aksiyon sahnelerini kaçırmamak demek sevgili Mark (!) . BİR MAYIS diye abartılan şey ne ola ki , olsa olsa 30 Nisan ile 2 Mayıs arasına sıkışmış , incecik , dal gibi , bol biberli, bol sulu , bol acili zayıfça bir günden daha başka ne olabilir ki ! Yalnız biraz inatçı o kadar ! Sonuçta 2 mayıs günü tüm bu gün için yırtınan heyecanlı kitleleri ve onlara mal mal bakan evlerine kurulmuş aksiyon filmi izleyicileri yine dönüp dolaşıp patronların arabalarına ( ya da her neyineyse ! ) binmeyecekler mi ? Söyle bana Mark , binmeyecekeler mi ? Bu bizde ki bence tatilde yapılarak ağzımıza çalınan bir parça bal ama merdiven altı üretilen çakma bal !
 
İKİ OLMUŞ - Çok susamıştım , rüya görüyordum , rüyamda kana kana "ayran" içiyordum birden uyandım , çok serhoştum ! Aman allahım , kurtar beni bu kabustan diye yalvardım ! Senin rüya tabirleri konusunda bilgin varmıdır Mark ? Bu ne ola ki ? Evet şimdi de biraz "Ayran içtik ayrı düştük " sözü üzerine kazan kaynatalım :) Bu söz son bir kaç gündür bomba gibi gündeme geldi ve milli sloganımız oluverdi , kolanın dondurmanın ardında ezilen ayran , hiçbukadar popüler olmamıştı , sende uzmanlarına bir inceletirsen , feyzbukta son günlerde en çok bu kelimenin geçtiğini kolayca tespit edebilirsin, milletçe guruluyuz , darısı anası yoğurdun başına diyelim ve gelelim konumuza . Evet "Ayran içtik ayrı düştük " ancak ben ayrılıklara ayrıştırmalara karşı olduğum için ve ayrı düşmemek adına AYRAN içmeyi protesto ediyorum . Bak Mark seni en çok neden seviyorum biliyormusun ! Bilmiyorsan öğren , işte bunun için ! Saf saf bakma , ayran için değil , şu protesto ediyorum cümlesini yazıyorum ya , pek bir içim ferehlıyor ,sanki buz gibi bir güyüm Susurluk ayranını kana kana , lıkır lıkır içimiş kadar ferehlıyorum , hele bir de geğirdim mi üf ! Pek çok yaşa sen , nurol Mark kardeş !
 
ÜÇ OLMUŞ - Son günlerde bir acayiplik var sipor camiamizda da . Tekele alınmış bir başarının yarattığı imparatorluk çökme tehlikesi ile karşı karşıya ve zarar görecek diye büyük bir kaygı ve gerginlik yaşanıyor memleketin ve Avrupa'nın semalarında . Nedeni de Fenerim aslanlar gibi finale gidiyor , aslanlar gibi derken , daha önce gidenler öyle isimlendikleri için tabii , yoksa cik , cik gidiyor . Yalnız bu kocaman cik cik sesleri pek irite ediyor tabii hakim gücleri . Ufaka tefek ama kocaman bir adam , benzerlerine hiçbenzemez tavrıyla hem içeride hem de dışarıda daha geçen yıl tukaka edilen bir ölüyü kocaman bir zafere götürüyor . Ancak düşünmeye değil , güdülmeye , aklın ve bilimin hakimiyetine değil , kahramanlar yaratmaya meyilliyim ya bir türlü içime sindiremiyorum bunuda Mark ! Manyakmıyım ben acaba ne dersin , ben de sana soruyorum ? Biz babalara , paşalara , padişahlara ,fatihlere imparatorlara hastayız ya diyorum ki acaba bize bir haller mi oldu , nasıl oldu bu ? Bir de pilatin takmış bir adam da bu işi gördükçe ne düşünüyor acep , sen belki tanırsın bir sorsan diyorum Mark !
 
DÖRT OLMUŞ - Valla ben çok mutluyum Mark , mutluluktan dö(R)t (köşe) oldum desem yeridir . Bir haber aldıkta pek sevindik milletçe (!) Mehmet emmi tahliye olmuş , zaten böyle yüce bir emminin böyle yüce bir şahsiyetin daha fazla havasız kalmasına dayanamıyordum (!) , geleni gideni pek boldu kendisinin , ağırlamak için yeride pek uygun değildi zaten ! Birde içeride yer de açmak lazım , daha sağdan saysan , soldan saysan , düz saysan , nerden sayarsan saysan bir sürü bekleyenler var sırada , hatta daha yetmedi fazılı da saysan diyorum ...
 
BEŞ OLMUŞ - Bak bu da şahane(!) bir haber ; U. Mumcu davasında süre aşımına günler kalmış ..Oh be (!) ulan yıllardır bıktık bu klişe , modası geçmiş hep aynı davalardan , Sivas'tan sonra bundan da kurtuluyoruz . Şimdi daha popülerleri var daha renklileri var , hem reytingleri de çok düşüktü bunların ! Satmıyor be Mark kardeş , sen iyi bilirsin bu işleri ...
 
ALTI OLMUŞ - Hah bak şunun şahaneliğine bak : Eğitimde Kazakistan sistemine geçiyormuşuz ! Tabii ya , bunca yıldır garptan aldıkta ne oldu , sürüm sürüm süründük , esir olduk dersanelerin kucaklarına , zaten bizim bizden başka dostumuzda yok , e ! O halde bizden birilerine bakalım , eh bu kardeşlerde yaban sayılmaz , hem ilim nerdeyse oradan icabında söke sökede alırız alimallah ! Merak ettiğim ek derslerde kız öğrenciler için kazak örme , erkekler için kazak halkoyunları gibi şahane kazanımlarda olacak mı ? Bu kötü ve bxktan espri içinde özür dilerim Mark , ama senin de anlayabileceğin birşeyler söylemem gerektiğini düşündüm de ondan :)
 
YEDİ OLMUŞ - Bak şimdi, şu habere bir bak : Sayın kelimesi suç olmaktan çıkmış , yani öyle önüne gelene gidene bundan böyle rahatlıkla ifade edebilrimişsin , yaşasın tüm serbestlikler , zaten biz millet olarak pek sevmeyiz kısıtlamaları . Mark artık ben de sana " Sayın Mark" demek istiyorum ! , umarım sıkıntı yaratmaz !
 
SEKİZ OLMUŞ - Bu aralar bizim memlekete gelmeyi düşünürsen bu yaz mevsimini kaçırma derim , çünkü açık hava etkinliklerinin iptal olması gündemde Mark . Sebebi de ayranlar sıcakta ekşir diye ! Bu yüzden son sıcak yaz olabilir , ısrarla bekleriz , açık havada soğuk ayran şahane gider ! Ama yoksa da yok be Mark , banane ! Herşeyin derdi bizi mi gerdi , yarası olan gocunsun değil mi yani !
 
DOKUZ OLMUŞ - Herşey olup bitiyorda Mark , ençok herşeye karşı sessiz sedasız kalıp, sineye çekip , gık demeden razı gelip sayende aslan kesilmeyi pek çok seviyorum Sayın Mark , bu yüzden bilmeni isterim ki sana müteşekkirim , tüm benim gibi olanlar adına ... Çok yaşa Mark aga !
 
ON OLMUŞ - Yuh diyeceğim ama ayıp olacak be Mark ! Neden mi baksana bir dertleşelim dedik on oldu , eh toplam arkadaş sayın çarpı on dersek , sana yazık ! Bak acıdım , yoksa daha Tuvaletlere konulan HİS ( Hızlı İşeme Sistemi) 'den bahsedecektik , yaz geldi , herşey dahil tatilcilerden , akil insan varsa akil hayvanda var mıdır ? Varsa hayvanlar aleminin akilleri kimlerdir diyecektik , Ayrıca sörvayvıra katılıp yxvşxk olmadan sağlam kalmanın sırları üzerine fikirlerini almak isterdim mesela , "kızlarıda alın askere" şarkısından sonra , kızlarıda oynatın sahada isimli bir bestenin üzerinde çalışmak gerekliliğinden bahsedecektim , işler bittikten sonra adanın turizim açısından memlekete katkı sağlayıp sağlamayacağı üzerine görüşlerini almak isterdim , nostalji filmlerden bahsedecektik , mesela yılanların öcü ....
 
Evet evet daha çok konu vardı . Biliyorum , biliyorum , yetmez ama napalım şimdilik bu kadar be Markçım hadi bakalım sen şimdi ayranını iç ve mışıl mışıl uyu ! ...Afferin işte böyle ...
 

Nisan 2013

9 Nisan 2013 Salı

Yeşil Erik Mevsimi

Bu yazıyı  köyde birlikte yeşil erik aşırdığımız  Şükrü başta  tüm  
arkadaşlarıma ve  bahçelerinden  göz hakkı olarak erik aşırdığımız
bahçe sahiplerine ithaf ediyorum ...
Çok güzel günlerdi , şimdi yine yapmak isterdim... ( ŞS )


Benim için baharın çoşkusunun doruğa çıkışı ve yaza merhabanın en can alıcı  gerçeğidir yeşil eriklerin ağaç dallarında görünmesi ya da tezgahlara çıkışı .

Köydeki çocukluk yıllarımı anımsıyorum . Okulumuz da soba yanardı , kışın sonlarına odun bir türlü yetişmez ve biterdi bu yüzden hergün sırayla evlerimizden çocuk kucaklarımızla odun getirirdik soğuk sınıflarımızı ısıtabilmek  için . Şubatın sonu mart ayının ilk yarısı bizim oralarda da sert ve meşhur soğukları ile geçerdi .  Soğuktan ve okuldan sıkılmaya başladığımız günlerde  kış güneşi kendini göstermeye başladığında , karlar kalkmaya yüztuttuğuna  , hayvanlarımızın peşinden kırlara gittiğimizde önce çimenlerin arasında fışıkıran baharın ilk kır çiçeklerini görürdük.  Ardından uzun bir süredir kış uykusuna yatan ağaçların uyanışı başlardı . Bir sabah kalktığınızda aninden , neredeyse bir gecede  bahçenizdeki erik agacının gelinlik bir kız gibi beyaza büründüğünü gördüğümüzde içimizeki çoşku güvercini pır der havalanıverirdi . Sonra okula doğru uçarcasına kanatlanırdım tıpkı o güvercin gibi . Bilirdim ki  artık soğukların sonu , çoşkulu baharın başlangıcı ve yazın yakın olduğunu . Çünkü erik ağacımız  çiçeklenmiştir.

Sonra yeşillenir usul usul yapraklar o beyaz çiçekler arasında , hergün sabırsılıkla hatta yakından takip başlar , inceleriz onu bir bilim adamı titizliğinde .   Bu esnada  aniden soğuyan hatta zaman zaman düşen karda bizi üzerdi , bilirdik ki  bu ağacımıza ve yapacağı meyvelere zarar verecektir . Çocuk kalbimizle dua ederdik " noolur yağdırma kar Allahım , yoksa erikler çiçeklerini dökecek, mahrum bırakma bizi bundan ...  " diye .

Halen bu değişmedi , bu dev şehrin köşe bucağında gizlenmiş erik ağaçlarını ve çiçeklerini belki kimseler farketmez ama ben bugün bile hep aynı  coşku ve dikkatimle takip ederim , o baharın çoşkulu başlangıcı ve yaza çağıran doğanın çığlığıdır benim için, güvercin kanatlanıverir halen içimde  .  O dalların üzerinde minik minik oluşmaya başlayan erikleri büyümesini görmek , hele bir de çocukken yaptığımız gibi köyde ilk olgunlaşan ağaçları bilip,  göz hakkı niyetine binbir tehlikeyi de göze alarak aşırdığımız ilk erikleri yediğimiz an kışın tüm ağırlığı kalkardı üzerimizden . Şimdilerde de manav ya da marketlerin tezgahlarında  - alabileceğimiz makul fiyatla - ilk göründüğünde  alıp, yılın ilk yeşil eriğini yediğimde aynı coşkuyu yaşarım .

Bu yılki yeşil erik ritüelimi de dün akşam yaptım , yani 8 Nisan'da , geçen yıl 9 nisan , ondan önceki 14 nisan diye net olarak anımsadığımı söylersem sanırım içimdeki tarifsiz duyguyu anlatabilmiş olurum :)

İçimdeki güvercin çoşkuyla kanat çırpıyor , ağzında bir küçük yeşil erik dalıyla ...

Hoş geldin yeşil erik mevsimi ,  iyi ki geldin ...


Aylak Adam
Nisan 2013

Ve bir şiir ...


tabakta tepeleme erik
ama gözün
bahçedeki 
ağaçta yine de
yiyeceğinden değil
çocukluğunu arıyorsun üzerinde
bin yıl önce düşürdüğün
yitik!

İsmail Uyaroğlu -Fi