9 Nisan 2013 Salı

Yeşil Erik Mevsimi

Bu yazıyı  köyde birlikte yeşil erik aşırdığımız  Şükrü başta  tüm  
arkadaşlarıma ve  bahçelerinden  göz hakkı olarak erik aşırdığımız
bahçe sahiplerine ithaf ediyorum ...
Çok güzel günlerdi , şimdi yine yapmak isterdim... ( ŞS )


Benim için baharın çoşkusunun doruğa çıkışı ve yaza merhabanın en can alıcı  gerçeğidir yeşil eriklerin ağaç dallarında görünmesi ya da tezgahlara çıkışı .

Köydeki çocukluk yıllarımı anımsıyorum . Okulumuz da soba yanardı , kışın sonlarına odun bir türlü yetişmez ve biterdi bu yüzden hergün sırayla evlerimizden çocuk kucaklarımızla odun getirirdik soğuk sınıflarımızı ısıtabilmek  için . Şubatın sonu mart ayının ilk yarısı bizim oralarda da sert ve meşhur soğukları ile geçerdi .  Soğuktan ve okuldan sıkılmaya başladığımız günlerde  kış güneşi kendini göstermeye başladığında , karlar kalkmaya yüztuttuğuna  , hayvanlarımızın peşinden kırlara gittiğimizde önce çimenlerin arasında fışıkıran baharın ilk kır çiçeklerini görürdük.  Ardından uzun bir süredir kış uykusuna yatan ağaçların uyanışı başlardı . Bir sabah kalktığınızda aninden , neredeyse bir gecede  bahçenizdeki erik agacının gelinlik bir kız gibi beyaza büründüğünü gördüğümüzde içimizeki çoşku güvercini pır der havalanıverirdi . Sonra okula doğru uçarcasına kanatlanırdım tıpkı o güvercin gibi . Bilirdim ki  artık soğukların sonu , çoşkulu baharın başlangıcı ve yazın yakın olduğunu . Çünkü erik ağacımız  çiçeklenmiştir.

Sonra yeşillenir usul usul yapraklar o beyaz çiçekler arasında , hergün sabırsılıkla hatta yakından takip başlar , inceleriz onu bir bilim adamı titizliğinde .   Bu esnada  aniden soğuyan hatta zaman zaman düşen karda bizi üzerdi , bilirdik ki  bu ağacımıza ve yapacağı meyvelere zarar verecektir . Çocuk kalbimizle dua ederdik " noolur yağdırma kar Allahım , yoksa erikler çiçeklerini dökecek, mahrum bırakma bizi bundan ...  " diye .

Halen bu değişmedi , bu dev şehrin köşe bucağında gizlenmiş erik ağaçlarını ve çiçeklerini belki kimseler farketmez ama ben bugün bile hep aynı  coşku ve dikkatimle takip ederim , o baharın çoşkulu başlangıcı ve yaza çağıran doğanın çığlığıdır benim için, güvercin kanatlanıverir halen içimde  .  O dalların üzerinde minik minik oluşmaya başlayan erikleri büyümesini görmek , hele bir de çocukken yaptığımız gibi köyde ilk olgunlaşan ağaçları bilip,  göz hakkı niyetine binbir tehlikeyi de göze alarak aşırdığımız ilk erikleri yediğimiz an kışın tüm ağırlığı kalkardı üzerimizden . Şimdilerde de manav ya da marketlerin tezgahlarında  - alabileceğimiz makul fiyatla - ilk göründüğünde  alıp, yılın ilk yeşil eriğini yediğimde aynı coşkuyu yaşarım .

Bu yılki yeşil erik ritüelimi de dün akşam yaptım , yani 8 Nisan'da , geçen yıl 9 nisan , ondan önceki 14 nisan diye net olarak anımsadığımı söylersem sanırım içimdeki tarifsiz duyguyu anlatabilmiş olurum :)

İçimdeki güvercin çoşkuyla kanat çırpıyor , ağzında bir küçük yeşil erik dalıyla ...

Hoş geldin yeşil erik mevsimi ,  iyi ki geldin ...


Aylak Adam
Nisan 2013

Ve bir şiir ...


tabakta tepeleme erik
ama gözün
bahçedeki 
ağaçta yine de
yiyeceğinden değil
çocukluğunu arıyorsun üzerinde
bin yıl önce düşürdüğün
yitik!

İsmail Uyaroğlu -Fi





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder