11 Aralık 2013 Çarşamba

Bir Kitap : Yokuş Yukarı (Rıfat Ilgaz'dan anılar )

Üstad çok sevdiim iki üstadı satır aralarında samimiyetle anlatmış. Birisi Sait Faik diğeri  Orhan Veli ve daha niceleri .  Kitabı okumanızı dilerim ...

Benim alıntılarım...


SAIT FAIK ile ilgili
R.I: Nasılsın , nerelerdesin , ne iştesin?
S.F: Babama yardım ediyorum
R.I:Baban ne iş tutuyor ?

S.F: Boşta geziyor

“... Sait öyle kolay anlaşılır kişilerden, kolay kırılır cevizlerden değildi .Birine sigara bile vermekten kaçındığı nekadar doğruysa,  birinin rakısını , sigarasını içmek istemediği de o kadar gerçekti. Bir arkadaşı şakaya getirip de çay , kahve ısmarlamasını istedi mi: “ Hastit ulan “ derdi. “ Başka bulamadın mı, bu memlekette ! “
Çabul alınır , çabuk kızardı . Kızınca da dudakları titremeye başlardı . Karacigerinin pürüzlülüğü , kızartı halinde hemen yüzüne vurur , ya da tersi olurdu .

Neden sonra anlamıştım, annesinden çok, hem de pek çok çekindiğini , çekinip utandığı içinde para isteyemediğini ... Bu duruma düşmemek içinde elini sıkı tutmak zorunda olduğunu .
...

İçincede sevgilileri gelirdi aklına . Benimle kızlardan konuşmak çok hoşuna giderdi . Üniversiteye giden , uzun saçlı topaç gibi bir sevgilisi vardı . Arnavutköy dolaylarında otururdu. Böyle saatlerde ne suratsızlığı kalırdı , ne pintiliği ne de öfkesi ... Ortaokul öğrencisinden ayrıcalığı kalmazdı . Sonra birden içlenir , daha da çocuklaşırdı .
Severdi annesini ... İşsiz adam , para kazanmayan adam durumuna düşmesi , annesince böyler nitelenmesi üzerdi onu çoğu zaman

Yahu , şu kadar kitabım var , hergün okuyup yazarım . İşsiz adam sayılır mıyım ben !”
...

Fuzuli’den bir alnıtı  ile Rıfat Ilgaz o günlerdeki durumlarına da bir dip not düşüyor
Fakir  padişah asa, geda-yı muhteşemem
Yani “ Padişah kadar fakir , görkemli bir dilenciyim  ! “

ORHAN VELİ ile ilgili

Orhan Veli ile İstanbul Küllük’te tanışabilmiştik...
İkinci Dünya Savaşı süresinde Orhan Veli ile çok karşılaştığım halde nedense kaynaşamıyorduk bir türlü .Mutlaka toplumcu şairlere takılacak, bizden de alacaktı gereken yanıtını ...

Dostluğumuz Hiroşima’ ya bomba düşer düşmez başladı nedense , 19452in 6 Ağustos’unu birlikte geçirdik . Bir dostluk havası içinde içtik , eğlendik , bütün gün .  Barış yapan Amerikalılarla Japonlar değil , bizdik sanki ...

Savaş bitince Orhan Veli’nin şiireleride değişmiş, içtenlik kazanmıştı .

Kendi ile ilgili

HABABAM SINIFI'NIN DOĞUŞU , GALATASARAY , FENERBAHÇE muhabbeti ! 

İlhan Şelçuk'un henüz yazı yazmadığı dönemlerde  çıkardığı Dolmuş isimli dergide Rıfat Ilgaz , Stepne takma ismiyle, Anektod Şöyle 

" Bunca yıldır yatılı okullarda okumuşuz , sizde birilrsiniz, şakalaşmalar .."
" Çok güzel , hemen yaz ! Adı ne olsun ?"
" Sözgelimi  , Haytalar Sınıfı ? Hababam Sınıfı ? Daha , daha ..."
" Hababam Sınıfı güzel !"

Hemen o hafta başlıyor bizim Hababam Sınıfı 

Okadar çok ilgi görüyorki  yazılar , herkes Stepne  takma isimli yazarı arıyor , merak ediyor .
Hatta Dergiyi arayıp onunla konuşmak istiyorlar ve şöyle bir anektod geçiyor 

İlhan Selçuk, Rıfat Ilgaz'a 
" ... Çamlıca'dan bir bayan arıyor , kim yazıyor bu yazıları diye soruyor ? Hangi okulda okumuş? Mutlaka Galatasaray' lıdır ... Yahu var mı senin Galatasaray'lılığın ? "

Ve tarihi cevap geliveriyor Rıfat Ilgaz'dan 

" Ne Galatasaray'ı ! Ben olsam  olsam Anadolu'dan geldiğime göre Fenerbahçe'li olmam gerekir ..."



(*) Yukarıda ki alıntılar  Rıfat Ilgaz'ın Yokuş Yukarı adlı anıların yazıldığı kitaptan alıntılanmıştır .
Aylak Adam
Aralık Başları , yılın sonları 2013