6 Haziran 2013 Perşembe

Gezi Parkı Çocukları - Değerlendirme Yazıları -1

"Heryer Taksim, Heryer Direniş  / Direne direne kazanacağız "
 
Bundan yaklaşık 1 hafta önce  Taksim Gezi Parkında son derece masumane bir amaçla başlayan , sonrasında başta ülkeyi yönetenlerin yani  iktidarın , onun emrindeki yerel yönetimlerin ve emniyet güçlerini doğru yönetilip yönlendirilmeemsi aksine  grupların üstüne salınması sonucu orantısız güç kullanımı ile halka karşı şiddete dönüşen Gezi Parkı Ağaçlarının Kesilmesi ve yerine AVM yapılması projesi olayı bir anda ortaya çıkan global durum için sembolik olarak kalıp özellikle 31 Mayıs akşamı Taksim meydanı çevresi ve tüm sokaklarında zirveye ulaşan, sonrasında da adım adım önce İstanbul’ un en tüm semtlerine  hatta en ücra mahallelerine , sonrasında ülkenin diğer il ve ilçelerindeki meydanlara ve hatta yurt dışındaki bir çok ülkedeki destekçisine kadar büyüyen bir halk haraketine dönüştü ...
Biz kendimize yakışan , ilkeli , çağdaş ve olgun duruşumuzla  , asla şiddete başvurmadan ama uygulanan şiddete karşı kedimizi koruyarak , kimseye ve kimsenin malına zarar vermeden bu süreçte demokratik hakkımızı kullanarak , ülkede son yıllarda ortaya çıkan ve adım adım zirveye çıkan baskıcı, dayatıcı , tahrik edici  ve oldu bitti ile tüm yaşamı ele geçirmeye çalışan son derece anti demokratik bir zihniyete ve devamındaki ortaya konulan orantısız şiddette karşı protestomuzu yerine getirdik , getirmeye de devam ediyoruz .

Biz , yaşamın özgür , bağımsız , çağdaş , demokratik , saygıyla örülü kurallarını benimserken bilimle , sanatla ve adaletle örülü yaşam tarzını benimseriz . Çağdaş yaşamın tüm temel değerlerinin yozlaşmasına, yokedilmesine,  görmezden gelinmesine karşıyız . Aksi durumda buna karşı çıkarız, savunuruz ve teslim etmeyiz , direniriz . 
Bu nedenle bu direnişin içindeydik ve sonuç alınıncaya kadar da bu çağdaş, olgun ve şiddeten uzak ama inantçı desteğimiz sürecektir .

İktidarların ellerindeki gücün serhoşluğu ile kendi istek , arzu , inanç , düşünce ve yöntemlerini yönetimleri altındaki insanlara dayatmasına ; bunun için psikolojik , fiziksel baskılara ve özellikle de yasaklara temelden karşıyız . Yaşanacak en küçün bir akıl kaymasında ülkenin ve çocuklarımızın onlarca yıllık geleceğinin yok edileceği aşikardır . Tıpkı yetmiş yılda yetişen ulu bir çınarın iki dakikada ölü bir oduna dönüşebilmesi ve dibindeki filizlerin yeniden bir ağaç olması için ne kadar zaman geçeceğinin basit hesabı gibi ... ( Yani direnişin çıkış noktasında ki ağaçların kesilmesiyle tamamen paralel )
Bizim gibi düşünen ve düşünmeyen çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle ortaya çıkan büyük protestonun ardında yer alan , çeşitli etnik kimliklerdeki , çeşitli siyasal, ideolojik fikir ve görüşteki ;  çeşitli tercihleri olan insanların bir arada ve omuz omuza mücadelesi gerçekten çok çarpıcı bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Bukadar farklı yapıdaki insan kitlelerinin tahrik edilmedikçe ( Polis şiddeti ve gaz bombardumanı ) genel olarak çevreye fiziki bir zarar vermeden yürüttükleri bu büyük başkaldırı eylemi ve isyan gibi protestonun iyi okunması ve çıkarılacak önemli derslerle ülkeyi aydınlığa taşımısasını diliyoruz .

Ülkeyi yöneten(ler)in biran önce bu temel gerçekleri görmesini , bu bir anda tüm dünya da bir numaralı konuya dönüşen bu doğal hareketi ve direnişin manasını doğru okumasını diliyoruz .
Bu yoğun eylem süreci kendi içerisinde de ülkedeki bambaşka gerçeklerinde tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmasını sağlamıştır . Öncelikle yıllar içinde planlı ve programlı olarak önce gazetelerle sonra televizyonlarla sistematik olarak patronların, yani sermayenin eline geçen medya unsurlarının , bu süreç sonunda nasıl asıl vasfını ve yetisini kaybettiğinin kanıtı bu eylemle tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır . Sermayenin ve patronunun elinde oyuncak olan medyanın üç maymundan farklı olmayacağı anlaşılmıştır . Biran önce medyayı içine alan bir kanuni düzenleme ile basının medayanın %100 derhal özgürleştirilmesi ve bağımsız kılınması sağlanmalıdır . Bu herhangi bir grubun lehine değil , insanlık adına gereklidir. Koskoca bir ülkenin ulusal medyasının tamamının kasıtlı ve eli kolu bağlı olarak iktidarın ve ona bağımlı  patronlarının güdümünde bu konuya gözünü kapaması ile ortaya çıkan gerçek şu oldu .  İki global internet çıkışlı sosyal medya unsuru ( Facebook , Twitter )  gayet kolayca  insanların ellerindeki cep telefonları ve bilgisayarları ile – bitik, ölü – ulusal medyayı nasıl yendiğini görmenin dayanılmaz hazzını (!) yaşattı bize . Herkes televizyon ve gazete yerine ilk önce Facebook’a ya da Twitter’a sarıldı , oradan organize oldu , oradan anlık ve canlı bilgileri aldı , en önemli görüntüleri izledi paylaştı. Herhalde bu utanç bir ülkenin ulusal medyası için yeter de artar bile ! Şimdilerde halk bu kuruluşların önünde protesto düzenliyor ama doğrusu bunun yapıyı değiştirmeden onların işine gelmektan başka bir işe yarayacağını düşünmüyorum .  Ayrıca  yalakalarının ortalık sakinleştikçe bu konudan nemalanmak için göstericiler lehine “bıdı bıdılar” yapacağından hiç şüphemiz bulunmuyor . Umarız  kitleler bu çarpıcı gerçekleri kısa sürede unutmalar ve bu unsurlara karşı özellikle ekonomik zarara uğratacak protestolarını sürdürürler . 

Bir başka protesto edilmeyi hak eden grup ise ülkenin mecliste temsil edildiği siyasi partiler olduğunu düşünüyoruz . Bunca zamandır halkı tatmin edecek birşeyler üretemeyen ve halkın güçlü sesi olamayan bu siyasi oluşumların da yerinde ve zamanında doğru şekilde bu protestolardan haklarını almaları gerektiği kanaatindeyiz ! Halkı bu isyana taşıyan en büyük sebep her nekadar iktidar partisi ve başkanının şahsı olsa bile , ona bu şansı tanıyan muhalefetinde durumuna iyi bakmak gerektiğini düşünüyoruz .
Bir başka gerçek olarak   büyük holdinglerin patronlarının ve  sermayenin iktidarlarla nekadar sıkı fıkı oldukları ve işbirliği yaptıkları birkez daha net olarak görüldü . Devasa halk başkaldırısına karşı sermaye ve patronlar korkunca kafasını kabuğunun içine saklayıp gözlerini yuman kaplumbağalar gibi sessiz kaldılar . Bence protestoların iktidar ve medya kadar , bu dalkavuk ve sömürücü patronlara da yönelmesi , onlarında kendilerine çeki düzen vermeleri için bir gerekliliktir. Bugüne dek hiçbir patrondan eylemlere karşı sağduyulu bir destek açıklaması  gelmemiştir , bu pek tabiki beklenmese de  , durumu değerlendirmeye bile cesaret edememişlerdir  ( Kurulacak AVM’de olmayacağız açıklamları bizim için samimi değildir ) . Korkuyla olayların yatışmasını bekledikleri aşikardır . Sonuçta sokaklarda ki milyonların birçoğunun belkide onlara hizmet eden emekçiler olduğu unutulmamalıdır . Kitlelerin patronların kulelerini sarsıp onları titretebileceğide görülmüştür.

Aynı şekilde her dönem iktidarların ve  sermayenin  yanında yer alan , yalaka , dalkavuk tarzlarıyla her dönemin adamı olan , birgün orada birgün burada TV’lerde gazetelerde herşeyin uzmanı olarak ahkam kesen sözde aydınların da bu büyük protestodan payını almaları gerektiği ve tüm gerçek yüzlerinin ortaya çıkarılması gerektiğini düşünüyorum . Düşünüyoruz ki , bu son derece samimi ve içten doğup ülkeyi ve dünyayı sarsan eylemden utanmadan , arsızca kendilerine pay çıkarmalarını ve nemalanmalarını istemiyorum . Bu süreçte ortalarda görünmeyip , şimdilerde nispi bir başarıya ulaşmış görünen bu eylemin durumundan kendilerine nema yarartmaya çalışacakları muhakkaktır ! Asla yüzverilmemeleri ve isimleri heryere kazınmalı yazılmalı ve deşifre edilmelidir. Eylemin 6. Gününde bugün bunun izlerinin görülmeye başladığını söylemeliyiz.
Yasaklara karşı sessiz kalan çıkarcı tüm toplulukların , işlerine gelen iki yüzlü çıkarcı kimliklerinin de bu süreçte şamar gibi yüzlerine vurulmasını isterim. Örneğin , sigara şirketleri , içki şirketleri , eğitim kurumları , kimi işçi sendikaları , kimi STK’lar , bunun dışında devlet memuru olup siyasi kimlikleri bulunmaması gerekip halkın çıkarlarını savunması gereken , güvenliğinden sorumlu gereke yüksek düzey bürokratlar gerekse de yerel yöneticilerin , mesela valiler, kaymakamlar , emniyet müdürlerinin vb .

En önemlisi de halkın güvenliği için var olması gereken ülkenin polisi  ile yine halkına eziyet çektiren, gaza boğan , zarar veren , azap çektirenlerin cezalarının adalet önünde adil bir şekilde verilmesini talep ediyoruz . Hafta sonu hastanelerin acil servislerine gidenler kendi gözleriyle bu durumlara şahitlik etmişlerdir , sonuçta buna kimsenin hakkının olmadığına inanıyoruz.
Ülke polislerinin de  artık kendilerini bir birey olarak görüp bizce onlarada zulüm eden bu emir komuta zincirinin bir parçası olmamak için demokratik bir söylem ve eylem üretmesi gerektiği ve insani özelliklerini kaybetmemiş olanların  kendi durumlarına başkaldırmaları gerekir kanaatindeyiz . Hiçkuşku yokki , aralıksız , usanmadan , dinlenmeden , herhangi bir çalışma gerek bir kanun maddesine gerekse de insan onuruna uygun olmayan şekilde çalıştırılarak gaz sıkmak herhalde iyi bir iş süreci olmasa gerek , hele ki yapılan şeyin  kendi halkına karşı olduğu düşünüldüğünde  . Sonuçta kendi kendimize zarar verirken , gereksiz bir düşman yaratmış oluyoruz , gereksiz şiddet ve nefret yaratıyoruz ! Empati yapmanın zamanı çoktan geçti bile...

Taksim de ki müdahaleyi sonlandırıp geri çekildikten sonra ki  üç günde Taksim’de ki havanın şenlik içinde geçtiği ve hiçbir taşkınlık yaşanmadığı , bir bayram havası olduğunu söylersek , konu net olarak anlaşılmış olur sanırım. Gazlı hava sahasının herkesi gerdiği muhakkak! Bir daha hiçbiryerde “ gaz festivali “ yaşamak istemeyiz sanırım .
Küçücük bir parkın , küçücük bir ağacının altında doğan küçük bir pınarın büyüyüp kocaman bir nehre dönüşüp yatağını bulmasıyla yol alıp bir okyanusa dökülmesi gibi büyüyen bu samimi , içten , belki sert ama bir okadar da naif unsurlar taşıyan eylemin ülkemizi aydın yarınlara taşımasını diliyoruz .

Bunun için karanlıklardan kaçıp aydınlıklara koşmamız gerekiyor .
Son sözümüz parkın içindeki herhangi bir ağaçtan   .

Ben bir ceviz ağacıyım Taksim Gezi Parkında , ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında . ”
ta ki birkaç gün öncesine kadar .

Ey dostlar ben bir ağacım , bilirsiniz ki  bir ağaç ancak yaşken eğilir,   onun dışında bir de  eğitir  , ancak olurda beni kesmek isterseniz bir an da kuru bir  oduna  ya da  kalasa dönüşürüm , onların da ne işe yaradıklarını hepiniz bilirsiniz . Karar ve tercih sizin  .   Yaş mı kalayım   ? Yoksa odun mu olayım ?

Şu ulu KIZILDERİLİ sözünü de unutmayalım !

 
 

Dikkat çekenler

 - Halk TV ve Ulusal Kanal haricindeki tüm kanallar üç maymun

 - Birkaç gazete dışında ki tüm patron odaklı gazetler ve gazetecileri üç maymun

 - Başbakanın isminin ve şahsının aşırı derecede tepki çekmesi ( Neredeyse eylemin odağındaki tek kişi olması çok düşündürücü ve manidardır !
- Sözde aydın ve sanatçılar üç maymun

- Patronlar üç maymun

- İktidar partisi yandaşları çok ilginç bir şekilde tamamen sessiz !
- Meclisteki muhalefet  çok zayıf ve çılız

 - Sırrı Süreyya Önder , Okan Bayülgen gibi kişiler karizmatik ve dikkat çekici ...
- Facebook ve Twitter olayın en büyük yıldızları

 - Polis çok sert , biber gazı fena ama etkisi geçici

- Sonradan kullanılan portakal veya herne ise diğer gazlar mahvedici

- Herkesin maskesi ve solüsyonu var , kitleler tedbirli

- Gönüllü dayanışması özellikle gezi parkında ve yaralı eylemciler konusunda olağanüstü

- Esnafın eylemcilerle dayanışması çok etkileyiciydi .

-Farklı şehirlerdeki dostlardan soktayken “dikkat şu olacak , bu olacak “ şeklinde uyarı
SMS’leri telefonları almak olağanüstüydü .

 -Taksim civarındaki  esanafın desteği harikaydı  ( destek olayanlar  fena bir kamusal protesto ile sıkıntı yaşıyorlar şu sıralar ) . Yemek içmek dinlenmek hatta sonunda eğlenmek için birarada olabilmek harikaydı ...
-Dine ve dindarlara karşı hiçbir slogan atılmadı duvar yazısı dahi yazılmadı , eylemciler hassas . Mevlüt kandili parkta kutlandı . Saygı büyüktü

-Eylemde  kadın ve genç kızların sayısı  neredeyse erkek  protestocularla eşit düzeydeydi .
-Gerek sosyal medya da gerekse de duvarlara yazılan yazılarda inanılmaz bir zenginlikte esprilere üretildi , sloganlar ortaya çıktı

- Tüm futbol takım taraftaları belkide birdaha olamayacak ölçüde birleşti kardeş oldular ...
- Bir haftadır polisin attığı gaz bombalarına direnişçiler  zor durumda kaldıklarında ( aşırı gaz ve fiziki şiddet )  haricinde  ellerine geçenleri savurmak dışında bir karşı  silah geliştirmediler .  Bu da gösteri ve göstericilerin samimiyetinin bir kanıtı olsa gerek . Bir tek savunma malzemesi olarak  maskeler de bir gelişim söz konusudur .

-  Bizler 60’ları görememiştik , kominal yaşamları ve o masum çocukları hep gıpta ve ince bir iç çekişiyle anmıştık .  Benim Meydanda gördüğüm çocuklar bunları hiç aratmıyor hatta ötesi ... Her tür insan bir arada ve paranın geçmediği inanaılmaz bir dayanışma var aralarında ...

-  Birde  sosyal medyada direnişçilerden sanırım dakika da bir  " olağan üstü " düzeyde zeka barındıran , espri ve yaratıcı fikir düşünce , eylem , davranış , tavır vb . şeyler çıkıyor . Bu  popüler tabiri ile " orantısız zeka " farkındalığı ile   başaçıkabilmek neredeyse imkansız ! Karşı tarafın işi hiç kolay OLMAYACAK ! gibi :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder