19 Kasım 2013 Salı

Aziz Nesin’den Cimrilik Tutumluk ve ÜRETİM üzerine DERS


Aziz Nesin’den  Cimrilik  Tutumluk ve ÜRETİM üzerine DERS ! (*)

"...Şu insanlardan en tutumlu olanları hangileridir ?  Köylüler mi , sanayi işçileri mi , yöneticiler mi , bürokratlar mı  , teknoktratlar mı ? Hangileri ? Elbette en tutumlu olanları toprak emekçileri olan köylülerdir , tarımcı ve hayvancı olarak .  Niçin ? İlk akla gelebileceği gibi , salt yoksulluktan değil . Zengin de olsa yine tutumludur köylü . Niçin ? Çünkü üretimle doğrudan ilişkilidir , üretim ta içindedir, üretimle içli dışlıdır ; üretim onun canıdır , yaşamıdır, O' nun için yaşamak , üretmek demektir çünkü . Yaşamla üretmek özdeşleşmiştir. Ürettiği her üründe kendi canı da vardır .
...
Köylüden sonra emeğine saygılı olan , sanayi işçisi değil , el tezgahı işçisidir. Çünkü el tezgah işçisi de , köylü kadar değilse de , yine de ürettiği ürüne yakındır , yine içli dışlıdır ürünüyle . Ürünün ürünleşmesi süreci kendi emeğiyle gözünün önünden geçer.
Sanayi işçisine gelince durum değişir. Ne denli büyük sanayinin içindeyse o denli ürettiği ürüne yabancılaştığından , o ürünü kendinden saymaz köylü kadar , ya da el tezgah işçisi kadar ... Bu yüzden sanayi işçisi , köylü ya da el tezgahı işcisi kadar tutumlu değildir.
İnsan üretimden uzaklaştıkça ve ürettiklerine yabancılaştıkça , tutumluluktan da uzaklaşır. Ürün üretenler değil de hizmet üretenler, sanayi işçilerinde daha da az tutumludurlar . Memurlar büsbütün uzaktır üretimden  ve bu yüzden daha az tutumludurlar . Bürokratlar , teknokratlar , en sonda yöneticiler gelir tutumlulukta .
Kısacası köylünün tutumluluğu ile cimriliğin hiçbir alakası yoktur .

( Ya cömertler kimlerdir ? - Bu satırların yazarının ara başlığı olarak - )
Dünyanın en cömert insanları kimlerdir , bilir misiniz ? Söyleyeyim : Hırsızlar , yankesiciler , dolandırıcılar , kaçakçılar , pezevenler , cezaevi ağaları ... Bunlardan sonra da orospular gelir . Orospuları hadi bir anlayışa göre himzet sektörü sayalım ; öbürlerinin üretimle hiçbir ilişkileri olmadığından , aşırı savurgandırlar , hatta savurganlığı çömertlik gibi gösterip çıkarları gereği kullanırlar . 
Yazarlık kadar üretimin ta içinde olan başka hiçbir iş kolu yoktur .Hatta yaşamını salt yazarlıkla kazanan yazar, toprak emekçisi olan köylüden daha da üretime yakındır . "
İşte böyle yazmış mektubunda büyük usta . Bu yüzdendir ki bu yazıyı okurken köyde büyümüş bir köylü çocuğu olmaktan ,  son yirmi küsur yılını yazıda ki tabiri ile – istisnaların kaideyi bozmayacağına yazarda vurgu yapar orjinal metinde -  hizmet sektörünün bir üyesi tanımlarındaki gibi çalışan  biri olarak ve ironi ile ; aynı işte  aynı kurumda, aynı heyecan , motivasyon , enerji ve şevkle  bunca yılı nasıl geçirdiğimizi soran özelliklel genç  arkadaşlara  aslında şahane bir cevabı büyük üstat bundan yıllar önce o usta kalemi ve beyniyle yukarıdaki satır arlarında vermiş . İşin özü : Her ne yapıyorsanız yapın dostlar , karşılığı ÜRETMEK , ÜRETMEK ve yine  ÜRETMEK !  Yaptığımız işi bir bebek gibi büyüttüğümüz geliyor gözlerimin önüne yıllar ve yıllar . Niceler geldi geçti, ne teknolojik devrimler değişimlere geçirdik  her yeni değişim ve devinimde ; işimizin yapısına hep kendimizden bir şeyler kattık , asla sunulanı yeterli bulmadık , hep üstüne kendimizden de birşeyler koyduk  . Bu yüzden şimdi geriye dönüp baktığımızda yaptığımız işin aslında bizim emeklerimizle , ürettiklerimizle ortaya çıkan bir  şey olduğunu görüyoruz . Her aşamasına kendimizi bulduğumuz bizim hikayemiz, bizim hayatımız ve bize ait  olan bir süreç .

 Kısacası hepsi bu yani bizim emeğimiz olan bize ait olan ...

Ne mutlu bize !

Aylak Adam
Kasımın ortası
Gebze – İzmit Yakınlarında ...

(*) Demirtaş Ceyhun’un“ Çağımızın Nasrettin Hocası AZİZ NESİN “ ( Milliyet Yayınları ) isimli kitabının ön sözünde Aziz Nesin’in kendisine yazdığı bir mektuptan , özellikle her ne konuda olursa olsun, insanın yaptığı işe dair herhangi bir şey üretmesinin önemini vurgulayan harika bir yazı .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder