Aziz Nesin’den Cimrilik Tutumluk ve ÜRETİM üzerine DERS ! (*)
"...Şu insanlardan en tutumlu olanları hangileridir ? Köylüler mi , sanayi işçileri mi , yöneticiler
mi , bürokratlar mı , teknoktratlar mı ?
Hangileri ? Elbette en tutumlu olanları toprak emekçileri olan köylülerdir ,
tarımcı ve hayvancı olarak . Niçin ? İlk
akla gelebileceği gibi , salt yoksulluktan değil . Zengin de olsa yine
tutumludur köylü . Niçin ? Çünkü üretimle doğrudan ilişkilidir , üretim ta
içindedir, üretimle içli dışlıdır ; üretim onun canıdır , yaşamıdır, O' nun için
yaşamak , üretmek demektir çünkü . Yaşamla üretmek özdeşleşmiştir. Ürettiği her
üründe kendi canı da vardır .
...
Köylüden sonra emeğine saygılı olan , sanayi işçisi değil ,
el tezgahı işçisidir. Çünkü el tezgah işçisi de , köylü kadar değilse de , yine
de ürettiği ürüne yakındır , yine içli dışlıdır ürünüyle . Ürünün ürünleşmesi
süreci kendi emeğiyle gözünün önünden geçer.
Sanayi işçisine gelince durum değişir. Ne denli büyük
sanayinin içindeyse o denli ürettiği ürüne yabancılaştığından , o ürünü
kendinden saymaz köylü kadar , ya da el tezgah işçisi kadar ... Bu yüzden
sanayi işçisi , köylü ya da el tezgahı işcisi kadar tutumlu değildir.
İnsan üretimden uzaklaştıkça ve ürettiklerine
yabancılaştıkça , tutumluluktan da uzaklaşır. Ürün üretenler değil de hizmet
üretenler, sanayi işçilerinde daha da az tutumludurlar . Memurlar büsbütün
uzaktır üretimden ve bu yüzden daha az
tutumludurlar . Bürokratlar , teknokratlar , en sonda yöneticiler gelir
tutumlulukta .
Kısacası köylünün tutumluluğu ile cimriliğin hiçbir alakası
yoktur .
( Ya cömertler kimlerdir ? - Bu satırların yazarının ara başlığı olarak - )
( Ya cömertler kimlerdir ? - Bu satırların yazarının ara başlığı olarak - )
Dünyanın en cömert insanları kimlerdir , bilir misiniz ?
Söyleyeyim : Hırsızlar , yankesiciler , dolandırıcılar , kaçakçılar ,
pezevenler , cezaevi ağaları ... Bunlardan sonra da orospular gelir .
Orospuları hadi bir anlayışa göre himzet sektörü sayalım ; öbürlerinin üretimle
hiçbir ilişkileri olmadığından , aşırı savurgandırlar , hatta savurganlığı
çömertlik gibi gösterip çıkarları gereği kullanırlar .
Yazarlık kadar üretimin ta içinde olan başka hiçbir iş kolu
yoktur .Hatta yaşamını salt yazarlıkla kazanan yazar, toprak emekçisi olan
köylüden daha da üretime yakındır . "
İşte böyle yazmış mektubunda büyük usta . Bu yüzdendir ki bu yazıyı okurken köyde büyümüş bir köylü çocuğu olmaktan , son yirmi küsur yılını yazıda
ki tabiri ile – istisnaların kaideyi bozmayacağına yazarda vurgu yapar orjinal
metinde - hizmet sektörünün bir üyesi tanımlarındaki gibi çalışan biri olarak ve ironi ile ; aynı işte aynı kurumda, aynı
heyecan , motivasyon , enerji ve şevkle bunca yılı nasıl geçirdiğimizi soran özelliklel
genç arkadaşlara aslında şahane bir cevabı büyük üstat bundan
yıllar önce o usta kalemi ve beyniyle yukarıdaki satır arlarında vermiş . İşin özü : Her ne yapıyorsanız yapın dostlar , karşılığı ÜRETMEK , ÜRETMEK ve yine ÜRETMEK ! Yaptığımız işi bir
bebek gibi büyüttüğümüz geliyor gözlerimin önüne yıllar ve yıllar . Niceler geldi geçti, ne
teknolojik devrimler değişimlere geçirdik her yeni değişim ve devinimde ; işimizin yapısına hep kendimizden bir şeyler kattık , asla sunulanı yeterli
bulmadık , hep üstüne kendimizden de birşeyler koyduk . Bu yüzden şimdi geriye
dönüp baktığımızda yaptığımız işin aslında bizim emeklerimizle , ürettiklerimizle
ortaya çıkan bir şey olduğunu görüyoruz
. Her aşamasına kendimizi bulduğumuz bizim hikayemiz, bizim hayatımız ve bize ait olan bir süreç .
Ne mutlu bize !
Aylak Adam
Kasımın ortası
Gebze – İzmit Yakınlarında ...
(*) Demirtaş Ceyhun’un“ Çağımızın Nasrettin Hocası AZİZ NESİN “ ( Milliyet Yayınları ) isimli kitabının ön sözünde Aziz Nesin’in kendisine yazdığı bir mektuptan , özellikle her ne konuda olursa olsun, insanın yaptığı işe dair herhangi bir şey üretmesinin önemini vurgulayan harika bir yazı .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder