14 Mayıs 2013 Salı

Masal

Bir varmış bir yokmuş ...
 
Uzak diyarlarda  bir yerde   bir çocuk varmış ,  zorlu koşullarda yetişen  , zorluklarla büyüyen , büyürken rol model ağbeylerini , hocalarını izleyen , izledikçe onların neler yaptığını gören ve bir nebzede uyanık bir çocukmuş bizim oğlan .  Birçok  çocuk gibi  zamanının çoğunu oyunlar oynayarak ve haylazlık ederek geçirmekten hoşlanırmış.  Daha küçükten okumaya , araştırmaya , yeniliklere karşı pek meraklı değilmiş .  Büyüklerin ona öğrettiklerinin yeterli olduğuna inanırmış . Ona anlatılan hikayeleri dinlemeyi, hikayelere kayıtsız şartsız inanmayı  düstür edinmiş kendine , ama daha çok  zengin ve güçlü gördüğü, öyle olduklarına inandığı büyüklerin anlattıklarını sevmiş ve  onlar gibi olmaya özenmiş durmuş hep ...
 
Her çocuk gibi mahallede arkadaşları varmış , mahalleleri şehrin tam ortasında olduğundan orta mahalle olarak anılır ve  orta  mahalle olduğu için de  tam bir kozmopolit yapıya sahipmiş ,  yolun karşısındaki zengin mahalledeki çocuklar , kendi mahallesindeki çocuklar , yukarı mahalledeki  sert ,disiplinli ve  kapalı düzen yaşayan çocuklar , arka mahalledeki sert çocuklar ve aşağı mahalledeki  curcunanın  çocukları  . Anlayacağınız bizim orta mahhale çocuğu herkesle oynamada , her yere ulaşmada , iletişim kurmada oldukça şanslıymış . Dolayısı ile  orta mahalle çocukları tüm mahallelerle etkileşim iletişim içinde olmuşlar oldum olası  , birbirleriyle sıkı fıkı ilişkileri olmuş  , zaman zaman dostluk,  zaman zaman da kavgalara ezelden beri tutuşur durularmış .  Arada alevlenen tüm tartışmalara rağmen bugüne dek önemli bir kavgaları olmamış . Ta ki ...
 
Kahramanımız çocukluğunun ilk yıllarında  içine kapanık bir çocukmuş , bu yıllar aile ve mahalle baskısı altında geçtiği için biraz gergin bir çocukmuş . Bu yüzden sinirli ve  asabi yapısı herkesçe bilinirmiş .  Kendi gibi olanlardan  , kendi gibi düşünenlerden hoşlanır , aksi durumda  şiddete başvurmaktan, onları dışlamaktan kaçınmazmış ; kısacası sevmezmiş kendi gibi olmayanları . Tahammül mü dediniz , tahammül hak getire !  Daha o doğmadan önceki zamanlardan kalma hikayelerde  kendilerine , kendi gibi olanlara karşı yapıldığına inandığı haksızıkların intikamını alma hırsındaymış , ama o yapılanların neler olduğunu araştırarak değil kulaktan duyma hikayelerle beslediği için kini hergeçen gün bilinçzsizce  büyüyormuş.  İlla da büyük bir adam olmak , herkesten intikam almak ve bütün mahallelerin tanıdığı saygı gösterdiği biri olmak istiyormuş , ne olursa olsun bunu yapacakmış ...
 
Yolun karşısındaki zengin çocuklarla da oyunlar oynar o mahalleye de gider ama  onların yanında  olmaktan hiç hoşlanmasa da  çaktırmadan vaziyeti  idare edermiş .  Karşı mahallenin zengin ve güçlü çocuklarının imkanlarından faydalandığı ve bu durum işine geldiği için sessiz kalır , aklının ermediği , hiç bilmediği, duymadığı  birçok konuda   bilgili olan ve planlar yapan bu çocukların güclerine gizli gizli hayranlık duyar amma vellakin sessizce bekler ve ona ne rol biçerlerse ; ne zaman söz verilerse o zaman konuşur ve haraket edermiş .  Onlarda bu heyecanlı ve  atak çocuğun özelliklerini iyi bilir ,  karşı mahallelerde sevmedikleri bir durum olunca bu çocuk sayesinde orta mahalle çocuklarını kullanırlarmış.
 
Günlerden birgün bizim çocuğa bir uçurtma hediye etmişler , pek sevinmiş bizimki buna koşarak mahalleye gelmiş ve  pek fırtınalı bir günde uçurtmayı  aşağı mahallenin üzerine doğru salmış . Uçurtmayı verneler pek tabiiki  hava şartlarını bildiklerinden , uçurtmanın nereye gideceğini biliyorlarmış.  Ne tesadüf  , aşağı mahalle çocukları da o esnada uçurtmalarını uçuruyorlarmış . Eh tabi bir rekabet var arada , kimin uçurtması daha alımlı daha yüksekte diye . Çocuklar o zamanlar  uçurtmalarının kenarına da jilet takarlarmış ,olur da birbirlerine değerlerse kessinler, bir diğerini düşürsünler  diye... Bilirsiniz mahalle savaşlarında da ilginç silahlar ve stretejiler herzaman geliştirilmiştir.  Ama gelin görünkü  o gün uçurtmasını aşağı mahallenin üzerine salan bizimkinin uçurtması aşağı mahalle cocuklarının uçurtmaların jiletlerine denk gelip kesilip düşmüş .
 
Düşüş o düşüş , bizimki başlamış feryat figan " Gitti ,gitti yepyeni uçurtmam ! " diye yana yıkıla ağlamaya sızlamaya ,  bir taraftan da karşı mahalleye doğru elini kolunu sallayarak hakaretler etmeye , dikleşmeye . " Uçurtmamı siz düşürdünüz , kasten kestiniz , sizin amacını zaten bizim mahalleye kötülük , bana kötülük ..." deyip durmaya ... Bu çılgın haykırışlar karşısında daha düne  kadar  hasbelkader aralarında sorun olmayan aşağı mahalle çocukları şaşkın şakın bakakalmışlar bizim oğlana ... " Hayırdır , ne oldu da dellendi bu çocuk  , durup duruken uçurtmasını saldı bizim mahallenin üstüne , hem kendi aranıyor hem de   niye sarıyor şimdi bize ? " diye  söylenmişler.
 
Bu arada yolun karşısındaki zengin mahallenin kabadayılarıda karışmış işe , uzun zamandır giremedikleri aşağı mahallededir çünkü gözleri ,  başlamışlar çaktırmadan bizimkini gazlamaya , aşağı mahallenin zaten çirkef olduğuna bütün mahalleleri kendilerine karşı fişeklediğine , dolduruşa getirdiğine , hatta çete savaşlarında gizli silahları olduğuna dair söylenceler türemeye başlamış ortalıkta ...
 
Kısa sürede ortalık karışmaya başlamış . Aşağı mahalle ile akrabalığı olan bir grup  bizim mahalle çocukları şaşkınca ortada kalmışlar .   Arka mahallenin bizim mahalleye sınır olan kısımlarındaki bir grup çocukla yıllardır süren husumet başa belayken şimdi birde aşağı mahalle ile hır gürün sonuçlarını düşünemez olmuşlar  . Yandık diye düşüne dursunlar bizim  oğlan zengin mahallesine daha sık gider olmuş .  Birgün gelip demiş ki kendi ekibine " Bundan böyle  arka mahalle ile yıllardır süren davayı bitiriyorum , geçmişte ve bunca süre ne olduysa oldu , zaten onların liderine de boşuna haksızlık ettik durduk , hem şimdi şu aşağı mahalle soysuzlarına ceza vermemiz lazım, bundan böyle aşağı mahalle yeni düşmanımızdır "  demiş .  Eski düşmanın dost, eski dostun yeni düşman olması , diğer çocuklar bu işe anlam vermeseler de , bu arkadaşlarının yanarlı dönerli tavrını bildikerinden , vardır bir bildiği deyip dediklerini onaylamışlar . 
 
İşler giderek ilginç bir hal almış , arka mahallenin ezeli düşmanları şimdi aşağı mahalleye doğru yol alırken , orta mahallenin çocukları daha düne kadar   iyi arkadaş oldukları aşağı mahalle çocukları ile  bir anda bir uçurtma bahanesiyle düşman oluvermişler . Kimse birşey anlamadan bu işler oluverirken  yolun karşısındaki   mahallenin zengin çocukları kıs kıs gülüp eğleniyorlarmış . Şunları birbirine düşürelimde varlıklarını ellerinden kolayca alıp def edelim hepsini buralardan diye ...
 
Hatta birgün bir yangın çıkmış orta mahallenin aşağı yamacında , herkes birbirini suçlamış işine geldiğince , kimin  kibriti temin ettiğini sanki bilmezcesine ...
 
Büyükler bile çocukların bu anlaşılmaz değişimlerine anlam verememişler .  Büyük bir tedirginlik tüm mahallelerin, yani tüm şehrin üzerini  kara bulutlar gibi kaplıyormuş...
 
Bu arada  mahallelerdeki çocukların toplanma noktalarında,arsalarda , salonlarda , oyun alanlarında hararetli bir  savaş hazırlığı  başlamış , kimse ne oluyor diye sormadan boyuna silah ve cephane hazırlamakla meşgulmüş , sapanlar , taşlar , sopalar, oklar , yaylar ...
 
Bu çocuklardan olmayan  bir grup başka çocuk  ve ailelerini de başka bir telaş almış ;  mahalleler arasında bir savaş çıkarsa,  bunun iki mahalleyi değil , tüm şehri , tüm çocukları,  tüm bireyleri  tamir edilemez şekilde etkileyeceği ve zarar vereceğine yönelik şüphe götürmez bir kaygıymış bu .
 
Savaş ile  kaba kuvvet ile, saldırma ve hakaret ile  hiçbirşeyin elde edilemeyeceği ; önemli olanın  savaşmak yerine , önce aklın ve bilginin ışığında  barışçı ve uzlaşmacı ,  hepsinden önemlisi herkesin birbirinin haklarına saygılı, insanca bir yaşamın hakim olduğu bir yapının biran önce hayata geçme yönünde çalışılması olmalıdır diyerek önlerine çıkana durumu anlatmaya çalışıyorlarmış...
 
Ve evlerinin balkonlarına astıkları siyah bezlerin üzerine  kırmızı  ya da  beyaz renklerle " mahalleler arası savaşa hayır" yazmışlar önceleri   sessiz bir tepki olarak . Bu mahalle bu şehir herkesindir  , bir grubun kendi hırsları uğruna  bunu bozması kabul edilemez, edilmemelidir de diyerek haklarını ararlar ,  güvercin resimleri çizerler duvarlara ... Naif tavırları ses bulmazsa elbette yapılacak başka şeylerde olmalı diye düşünürler, düşünüyorlar, düşünecekler ...
 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder